27 Ağustos 2011 Cumartesi

Pedro Paramo

Latin Amerika Edebiyatı'nın Kutsal Kitabı
''Sevgilim mendil verdi
Oyası gözyaşından...''

Comala'ya babamı aramaya geldim;dediklerine bakılırsa burada oturuyormuş,Pedro Paramo adında biriymiş.Annem öyle dedi;ben de o ölür ölmez babamı görmeye gideceğime söz verdim.Sözüme inanması için elini iyice sıktım,annem ölmek üzereydi;benden ne istese yapmaya hazırdım.''Ne yap yap git, bul onu,'' dedi bana.''Seni gördüğüne sevinecek biliyorum.''Gideceğimi söylemekten başka elimden ne gelirdi ki?Söz,dedim,elimi onun kenetlenmiş,ölü parmaklarından kurtarana kadar söz,söz diye tekrarladım.



''Hakkımız olmayan şeyleri ondan istemeye kalkma,'' demişti annem.''Yalnız bana vermesi gerekip de vermediği şeyleri iste.Bizi böyle unutmasının hesabını sor ondan.''
''Peki Anne.''
Sözümü tutmak aklımdan bile geçmiyordu.Ne var ki sonraları söyledikleri sık sık aklıma geldi;bu konuda düşünmeden,düşler kurmadan,şu Pedro Paramo denilen adamla ilgili koskoca bir evren yaratmadan edemez oldum.Bu yüzden geldim Comala'ya.
Yazın en bunaltıcı günleriydi,sıcak ağustos rüzgarı bitkilerin çürük kokusuyla zehirlenmişti ve yol bir inip bir çıkıyordu.Derler ki bir yolun inişli çıkışlı olması sizin gidiyor ya da dönüyor olmanıza bağlıdır.Bir yerlere gidiyorsanız çıkışlıdır yol,dönüyorsanız inişlidir.

''Şu aşağıdaki köyün adı ne?''
''Comala,senor.''
''Eminsin,değil mi?''
''Evet senor.''
''Neden böyle ölü bir görünümü var?''
''Kötü günler gördüler,senor.''

Comala'nın annemin anılarındaki gibi olacağını ummuştum.Oranın adını dilinden düşürmezdi,sıla özlemi çeker,geri dönmek isterdi;ama dönemedi.Şimdi ben onun yerine dönüyordum işte,dedikleri aklımdan gitmiyordu:''Los Colimotes'e geldiğinde güzel bir manzarayla karşılaşırsın.Yeşil bir düzlük uzanır önünde...ekinler olgunlaşınca sarı olur.Comala'yı oradan görebilirsin.Evler hep beyazdır,geceleyin ışıl ışıl yanar.''Sesi yumuşaktı,usuldu,bir fısıltıyı andırıyordu,kendi kendine mırıldanıyormuş gibi.

''Neden gidiyorsunuz Comala'ya diye soruyordu adam.
''Babamı görmeye.''
''Yaa,''dedi

Sonra yine sustuk.
Yokuş aşağı inerken eşeklerin tekdüze adımlarını dinliyorduk.Gözlerimiz yarı kapalıydı,ağustos sıcağında yorgunluktan bitmiştik,uykumuz gelmişti.

''Sizin için bir şölen verirler artık,''dedi.''Yeni birinin gelmesi hoşlarına gidecek.Yıllardır kimsenin uğradığı yok buraya.''
Sonra ekledi:''Siz geldiniz,sizi gördüklerine sevinecekler demektir bu.''
Sıcak saydam bir göl gibi parlıyordu düzlükte.Düzlüğün ötesinde bir dağ sırası göze çarpıyordu,onun ötesinde uçsuz bucaksız bir uzaklık o kadar.
''Babanız nasıl bir adamdır?''
''Bilmem,''dedim.''Tek bildiğim,adının Pedro Paramo olduğu.''
''Yaa.''
Soluğu kesilmişti sanki.''Bana dedikleri doğruysa tabii,''dedim.
''Yaa,''dedi yine.
Los Encuentros'da dört yol ağzında karşılaşmıştık bu adamla.Ben mola vermiştim,eşekleriyle çıkıp geldi.
''Nereye gidiyorsunuz?''diye sordum.
''Oraya senor,''diye gösterdi parmağıyla.
''Comala nerede,biliyor musunuz acaba?''
''Ben de oraya gidiyorum.''

Ardına düştüm.Arkadan yürüyor,adımlarımı ona uydurmaya çalışıyordum;kendisini izlediğimi anlayınca yavaşladı biraz.Yanyana yürümeye başladık;omuzlarımız birbirine değecekti nerdeyse.

''Pedro Paramo benim de babamdır.''dedi.

Bir karga sürüsü gak,gak,gaklayarak bomboş göğü yardı.
Bayırı geçtikten sonra yokuş aşağı yürümeye başladık yine.Ilık havayı tepelerde bırakarak dosdoğdu o katkısız sıcağın ortasına indik;yaprak kımıldamıyordu.Her şey bir bekleme içindeydi.

''Burası amma sıcak,''dedim.
''Bu daha birşey değil.Durun bakalım,Comala'ya gelince burayı arayacaksınız.Dünyada ordan daha sıcak bir yer yoktur .Derler ki Comala'da ölenler, Cehennem'e gittkten sonra battaniyelerine sarılırlarmış.''
''Pedro Paramo'yu tanır mısın?'' diye sordum.
Ona sorular sormayı göze alabiliyordum;nedense güvenilir biriymiş gibi geliyordu bana.
''Kimmiş bu Paramo?''
''Nefretin ta kendisi.Nefretin ta kendisidir o.''
Eşeklerini öfkeyle dehledi,oysa yokuş aşağı hızla koşuyordu hayvanlar,bizim önümüzdeydiler zaten.

Annemin bir resmi vardı gömleğimin cebinde, yüreğimi ısıtıyordu; annem de benimle birlikte terliyordu sanki. Eski bir resimdi, kenarları yırtılmıştı,ama bundan başka resmi yoktu bende. Mutfakta otlarla dolu bir kutunun içinde bulmuştum, bir daha da yanımdan ayırmadım. Annem resim çektirmekten nefret ederdi. Resimler büyüde kullanılır, derdi, haklıydı belki; çünkü resim deliklerle doluydu, iğne delikleriyle. Yüreğe yakın bir yerde öylesine büyük bir delik vardı ki parmağınızı soksanız girerdi kolayca...


(Juan Rulfo'nun Pedro Paramo romanının ilk 4 sayfasını okudunuz.)

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

DEĞERLENDİRME:
Bir yazar düşünün yalnızca bir roman yazsın ve o romanıyla Gabriel Garcia Marquez ,Carlos Fuentes (bu yazarları okumadım o yüzden ahkam kesmeyeceğim) başta olmak üzere birçok Latin Amerikalı yazarı derinden etkilesin.Meksikalı yazar Juan Rulfo ve kitabı Pedro Paramo'dan bahsediyorum.Kitap eleştirisi ya da değerlendirmesi yapacak teknik donanıma sahip değilim tabii ki, sadece kendi bakış açımla neden bu kadar farklı Pedro Paramo? sorusu üzerinde bişeyler belirtmek istiyorum merakınızı baltalamadan...

Bir edebiyat hocamız(bir düşünür ya da yazara -hatırlayamadım ismini-dayanarak söylediği cümleyi anımsıyorum.''Dünyada yazılabilecek yaklaşık 30 ana konu vardır ,sevgi,aşk,nefret vb.Önemli olan yazarın neyi anlattığı değil,nasıl anlattığı sorusu karşımıza çıkar biçim kısmında.Rulfo'nun seçtiği konu da haliyle bunlardan farklı değildi.

Zaman-Mekan-Kişi Kavramları:
Biçim kısmının fark yaratan ana unsuru bu kavramlarda gizli sanırım.Kurulmuş cümleler,kitap üzerinde 1.tekil  veya 3.tekil şahıs ağzından anlatılsa da aslında ortaya 4.çoğul şahıs kavramı çıkıyor : BİZLER.
Bize;kendimiz için güzel bi Meksikalı adı alıp Comala ve diğer köyleri dolaşmak kalıyor.Barındırdığı ''kara mizah'' olgusu ile roman karakterlerinin çoğunlukla yaptığı ''içinden konuşmak'' eylemlerinini kendimiz için yapmamız neyseki diğer karakterleri rahatsız etmiyor.Unutmadan; ölüler dans edemezmiş.

Gerçek ile düş arasındaki çok ince çizgi;kitabı okurken bazen bikaç sayfa geriye dönüp;nerdeyim ben sorgulaması yaptırıyor.Bir filmde bunu algılayabilmeniz hayli kolayken ,kitabın iç içe geçmiş kurgusunda bunu yakalamak hiçte kolay olmuyor.Neyseki yazarın stiline alışınca,ufak ipuçları oldukça hoşunuza  gidiyor.

Kitabın dilini yukarda yazdığım 4 sayfadan anlamışsınızdır.Kısa cümleler sebebiyle akıcı hale gelmiş olan roman,betimlemelerin farklılığından dolayı zihninizde bir resmin tüm ayrıntılarının oluşmasına sebep oluyor.
Konusu hakkında söyleyeceğim tek şey ise,1900 lü yılların  başlarındaki Meksika'sının anlatılması olurdu.(Kitabın arka kapağında Türk okurlarınca da çok sevileceğine inanıyoruz denmiş.Sebebini okursanız daha iyi anlarsınız.)

Yaklaşık 130 sayfa olan kitabı aralıksız okuyabiliyosunuz ama dikkat isteyerek okuması gereken bi kitap.

Elim kolum bağlı  yazabilceklerim konusunda,söylediğim gibi merakınızı azaltacak şeyler yazmaktan kaçınıyorum.

Son olarak;
Roman piyasaya 3 farklı yayınevinden çıkmış ve tüm çeviriler Tomris Uyar'a ait.(okuduğum en iyi çeviri olabilir) Almak isterseniz gözünüz kapalı istediğiniz yayınevinden alabilirsiniz.Üzülerek söylemeliyim ki Pedro Paramo'yu bulabilmeniz çok çok zor.Ben ,Akmar-Aslıhan pasajlarını (İstanbul) altüst ettim ama hiçbiyerde bulamadım.(Hatta kitabın ismini duyan sahaf sayısı da çok az.) Sahaf kavramı da değişmiş o da ayrı mesele.Herneyse a
rka sokak sahaflarında olabilme ihtimali daha fazla.Uzun zamandır baskısı olmadığından ve bulamadığımdan internetten aldım ben,1970 yılındaki ilk basımını. İçinde bir tane dahi anlamadığım kelime olmadı.Rulfo kadar Tomris Uyar'da etkiliyor sizi.Anlatımı çok yalın ve türkçesi hala çok güncel.

Okuduğum en iyi kitaplar listesine tepelerden giriş yapmış  bir kitaptır Pedro Paramo.Bu yüzden bişeyler yazmak istedim,yoksa blog olarak pek yaptığımız bişey değildi,kitap veya filmler hakkında bilgi vermek.Zaten riskli bir iştir,kılı kırk yarıyosunuz falan...

Bu da kitabı okurken zihnimde çalan şarkı oldu:
http://fizy.com/#s/16l0m8


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder