29 Haziran 2012 Cuma

Waffles or Pancakes

     Bu sabah uyandığınızda kaçınız güzel bir şarkıyla gözünü açma şansına eriştiniz bilmiyorum ama emin olun çok keyifli. Şu lanet sıcağa karşı serinleten şarkılar da var - hepiniz biliyorsunuz zaten bu şarkıyı, yazının sonuna koyacağım - Aman sıcaklar aldı başını yürüyor, beynim buharlaşa buharlaşa leblebi kadar kaldı, gölgede 1500 derece, aman Yarabbii ! tatavası bi kenara, serinleten şarkılar olduğu kadar bu sıcakta iyice bunaltan insanlar da var. Hani bilirsiniz kızgın çöllerden serin sulara atlar gibi atlayıp kafa göz dalasınız gelir de medeniyet denen illetten çekinirsin babandan çekinir gibi ! Bu  nev-i şahsına münhasır arkadaşların ortak özelliği konuşmalarıdır, sürekli konuşurlar herşeyden, bıkmadan usanmadan, Ronaldo'nun şutundan tutun kornişlerin nasıl takılacağına kadar. Tipik tepkidir işte onlar konuştukça sen uzaklaşırsın, giderek olduğun masadan astral seyahat yoluyla ruhunu tatile gönderir, bedenini otomatik pilota alıp sürekli kafa sallamasını sağlarsın. Hadi gevezeliği bir karakter özelliği sayalım da özentiliği ne yapacağız.

24 Haziran 2012 Pazar

saçlarını toplama çünkü

Bir gece kadar uzaksın
ve biz birbirimize ayılıyoruz
çocuklar bonibon şekerleriyle muhattab,
güneşe düşeş geliyor hep tokatlarımız
yakıyor  avuçlarımızı,
camdan sarkan kuşlar mor
kediler rengarenk
ve bulutlar,
birbirimize kanmamalıyız !


boylu boyunca uzanıyorsun uykuya
iliklerimden geçerek
iliklerinden çıkıyor düğmelerin,
sinegoglar patlıyor içimde 
din ve devlet işleri karışıyor,
artık kimse laik değil,
hatta birazdan polisler gelir
seni sevdiğim için tutuklanabilirim
ki bu hiç adil sayılmaz 
seni kim görse sevebilir..


hem kanıtlamaz mı bizi 
kaburgalarmızdan yaptığımız surlarımız,
ama şimdi sen uyu
Rabbim kızmasın,
ben omuriliklerimden papatya falı bakacağım
hem sen hala bir gece kadar uzaksın...

7 Haziran 2012 Perşembe

Süheyla'ya Mektup



    Kimse inandıramaz bana dünyanın sürekli aynı hızda döndüğünü bazılarımız bu kadar çabuk, bazılarımız bu kadar yavaş büyürken. Salıncaklar hiç değişmeyip lunaparklar eskisi gibi kalmazken, kötü haberler hızla yayılıp iyi haberler hala telgraf yolunu denemeye çalışırken. Hatta bazen hiç dönmüyordur, nasıl olsa anlamıyoruz diye dinleniyordur mesela. Süheyla ne bileyim belki melankolim azdı, haplarımı kedilere dağıttım darlanıp. Belki de sadece karnım acıktı, hatırlatayım açken huysuz olurum.