27 Ağustos 2014 Çarşamba


Çok sıktım
çok sıkıldım,
iki hafta,iki gün ya da
iki saatliğine
maviye yakın bir tebessümle,
sonra farkedince kuşların gittiğini
o ejderha devrine 
yine yeniden
yıkıldım..

ki yağmurlar yağacaktı
henüz giyilmemiş bir hırkayı
paylaşacaktık,
belli, kapının önüne serilmiş
bir yalnızlığın var,
karanlık dahi sürtünemez odalarına..

ah o kaburgalarından içine akan ırmak
akıntıyla içini içine çeken,
oysa bağıracaktım adını
aklım bembeyaz kalana kadar,
bak yığılıyor bulutlar şimdi
ilk defa solmuş gibi gittikçe karararak
temelinden sarsıyor gözlerinin ahengi
ayakta alkışlanan savaşı,
ve damarlarımda atan mızrak.
sıkı tutun beni
gidersem kaderi ikiye böleceğim boynumdaki hançerle...


20 Ağustos 2014 Çarşamba

* kendime ve ağustosta rahat nefes alamayanlara 

     Ve mutlaka sadece sana ait olan kapı çok zamansız açılır. Uykunun en tatlı anında, beyninin en yorgun kısmında, ellerinin en soğuk mevsiminde, Sirkeci' de ya da dünyanın herhangi bir yerinde. Gerçek kadar güzel ve tutarlı serüvenlerini uç uca eklesen, bir arpa boyu yol alamazsın, peki ya bu zamansızlık, zamanın kendini giderek yok etmesi. Doğru ya, sen ancak tutarsızlığının tutarlılığıyla gerçek olduğuna ispat bulansın.

     Sabahları söndürülmesi unutulmuş yıldızlar, laubali ve afaki bir kaç bulut, tel örgülerde yırtılmış yağmur damlaları birikiyor içinde. Kendinle konuş, konuş ki göğsünün arasından geçip duran trene istasyon bulmalısın. Hem o istasyonda şimdi hafif hüzünlü bir rüzgar, kaplan yarası bakışlar, kulaklara sıkışan sesler, eylemi yoran ekler, raylar, sevgiyle harbe tutuşan sevmekler, seyrinin tam ortasından geçip rüyayı tuz buz ederek yastığının altına, bir sır biliyormuş gibi çırpınan dudaklarına ve bütün kısımlarının birbirine düşman olduğu ruhuna ilişen bir uyku vardır. Belki bu bütün korkmuşluğun ve talihsizliğin kaderinin kendine mahsus zabitleridir. Umut ;  gözünün önündeki flaş patlamasıdır, umutsuzluk ise zifiri karanlıkta görmeye çalışmak. İkisinin arasında geçen zaman hayatın kendisidir. Fakat aklın afili tavrı kalbin masum saflığına sökmez, iki düşman sadece savaş meydanında hemhâl olsa da, biri mutlaka yenilir.

     Ve birikmeye devam eder içinde, bir sürü sönmüş sokak lambası, geceleri görmeyen güvercinler, babalar, iş başında, mezar taşında.

     Ve o kapı açılır, mutlaka en zamansız anda.

     Ve şanslı olmak için ayak tabanına nal çakılmaz...

     Ağustos bitsin artık...