31 Aralık 2012 Pazartesi


Siz de seversiniz belki..

18 Aralık 2012 Salı

El Altından Notlar



I  

   Evet.. Canımızın yandığı da görülmüştür, sevinçten duvar üstünde tek ayak yürüdüğümüzde. Çok yanlış zamanın çok yanlış mekanla aynı anda tenimize dokunduğu da olmuştur. Zamanı durdurmayı nefesimizi tutarak başarabileceğimizi kaç kere düşünmüşüzdür kim bilir. Lakin insan ancak kendi zamanını tutabilir, asıl mesele neyi tutmak istediğindir. Zamanı mı, zamanı durdurabileceğine inandığın elleri mi ? Aşığın zamanı geç işler demişti ama kim hatırlamıyorum, zaman sadece aşık olduğunda bileğinde değil de damarlarında gezer..

II

Tamam biliyorum sakinlik daha doğrusu bu kadar durgunluk bana pek yakışmıyor ama son zamanlarda durum bundan ibaret. Çünkü etrafta çok " son " lafı dolanıyor, haberleri açıyorum 21 aralık hikayesi, etrafıma bakıyorum insanların bir şeyleri beklemekten vazgeçmiş haller..  Aslına bakarsan dilimde tüy bitti şunu söyleye söyleye ama tekrar söyleyeceğim insan kendi kıyametini kendi koparır, bak cidden var o güç içinde. Sonunu sen getirirsin, istersen dört nala giden bir beygir gibi, istersen her saniyeyi parmağınla sayarak. Yaşadığın, yaşayacağın her şey senin elinde, el önemli, ele özen göstermeli..

III

Aslında merak ediyorum kaçınız kasetlerin üzerine pamuk tıkayıp teyplerle kendi sesinizi kaydetme keyfine erişebildiğinizi. Masum çocuk sesinizi bilmem kaç sene sonra hayatın getirdiği zorluklara ya da türlü dalkavukluklara maruz kalan sesinizle dinlediğinizde neler hissettiğinizi. Bu keyfe erişeniniz var ise aslında elinizde tuttuğunuzun çoktan kaybettiğiniz masumiyetinizin ispatı olduğunun farkına varmış olmalısınız. Zaman senden ne alır ya da ne verir aslında pek önemli değil, gidenin zaten geri geldiği görülmemiş. Biz sadece kaybettiklerini anlayabilen varlıklarız o kadar, çok şey istemeyelim kendimizden. Ve hepimiz aslına bakarsan birer teyp kasetiyiz, tek farkımız bizim kayıt işlemimiz bittiğinde pamuk tıkanır. İşte sırf bu yüzden bile elinizde öyle bir kaset, fotoğraf ne bileyim bir video kaydı  varsa kıymetini bilin, insanın geçmişi avucunun içine sığacak kadardır. Avucun da anladığın kadar, elin her yere uzanır aslında yeterki elini uzatacağın yeri bil..

12 Aralık 2012 Çarşamba

İstasyon monoloğu


        Bir tren kaç adam eder, ya da istasyonları sığınak yapsak mesela. Mesela bazen düşünüyorum da bütün yollar demirdendir ama bazılarına peygamberler iner. Sonuçta hepimiz birer ölümlü adayıyız. İşte sadece bu yüzden bile insana dokunmak istiyorsan boşluğundan değil olanından tutacaksın. Çünkü ne kadar yaşayacaksan hep bir şeyler bir türlü olmayacak. Trenler kaçacak, vapurlar kaçacak, zaman kaçacak illaki, elinde tuttuğun elin kıymetini bilmek elin hassasiyetiyle alakalı, kaçacak olanı durduramazsın. Ve neticede " her şey naylondan" ise hakikaten sigara içmek cidden tehlikelidir.