4 Haziran 2015 Perşembe

Süheyla' ya kayıt dışı mektup

         Ah Süheyla, bütün hücrelerim o kadının tekelinde, saçmalarsam beni affet..

        İçimde elektrikleri kesilmiş bir lunapark var sanki, hiç denk geldin mi bilmiyorum, hani çarpışan arabalar rastgele savrulur, balerinin beli tutulmuş gibi durur ve mutlaka dönme dolapta biri mahsur kalmıştır. Hani üstelik o bağırsa sesi yere ulaşmaz da göğe doğru yükselir, sonra bekler ki uykusu kaçmış bir kuş duyar, yere konup birilerine söyler diye. Hatta o kuş uykusu kaçtığı için sanki yakalamak ister gibi avare avare kanat çırpar, bir türlü yere inmez. olur da inecek olsa mesaisi bitmiş vapurun korkuluklarına konar, işte orada ne duyduysa dönme dolaptan, ağzından denize düşürüverir. Vapura çarpmaktan dönen dalga o ağzından düşürdüğünü alıp önüne katarak daha büyük denizlere salınır. Daha büyük denizlerde kendinden büyük balıkları taşırken o önüne kattığı sözü unutacakmış gibi olunca kendinden büyük balıklardan biri o sözü midesine indirir. Sonra o balık acıkır ya da öylesine, bazen benim de yaptığım gibi, o sözü söyleyecekmiş gibi ağzını açar. Tam ağzından kaçacak iken bir oltaya takılır şaşkın dudakları. Balıkçı ne taşıdığını bilmeden sevinçle istifler balığı kasaya hatta afiyetle satar. İşte belki önüme konacak olan balık o olur da ben o sözün ağırlığını kaldıramam diye balık yemiyorum ben Süheyla. İçimde söylediğim dışımda yankılanınca ruhum panikle sağa sola kaçışıyor. O yankı ufacık bir noktadan boğum boğum büyüyüp zamanın ta kendisini dolduracak, o boğum zamanın ta kendisine ufacık bir çatlak açacak, o zaman o çatlaktan apayrı bir zaman akıp nefesimle düğüm olacak diye korkuyorum. Karmaşık konuşuyorum diye kızma, kafamın içine fosil ektiler elmas olmadan çıkarmak istiyorlar, başım ağrıyor Süheyla.

Kusura bakma bu gece sürekli uyuyayım, sonsuza kadar uyanık kalayım istiyorum..

Selametle..