11 Eylül 2012 Salı

No Pasaran !

* Baştan uyarayım içimi dökmek istedim ama pek becerebildiğimi düşünmüyorum o nedenle sıkılabilirsiniz

       Her insanın kendine ait sessizlikleri vardır, kötü günler için sakladığı. Olur da cevap veremeyeceği bir soruya denk gelme korkusuyla ya da hüznün kol gezdiği diyarlarda çıt çıkarmama dikkatiyle. Gecenin bir yarısı kendini sokağa atmana sebep olacak sessizlikleri vardır insanın, ne yapacağını yine sessizce düşünmesini sağlayan. Kaç şehirde sokak lambaları aynı zamanda sığınak olarak kullanılır bilmiyorum ama benim şehrimde her sokak lambasının altında bir sessizlik ve muhtemelen aynı dudaktan çıkma birkaç izmarit gömülüdür.  Ki insan başı olan herşeyin illaki nihayete ulaşmayacağını büyüdükçe anlıyor, işte o zaman " olsun " demek bi hayli ağır geliyor.



Sessizliklerin içindeki şiddetli öfkeyi üstelik cebinde çakmak taşıyarak gezdiren bir insanım son zamanlarda. Hayatın toz pembeliğinden sıyrılarak düştüğüm bu sis bataklığında ne kadar debelenirsen o kadar göremiyorsun önünü aksi gibi. Çoktan kendi denizimden vazgeçtim hiç değilse kıyıya yakın bir yerlere ulaşabilsem diye çırpınıp duruyorum. Gel gör ki buradan bakınca çok uzak geliyor. Gök mavi eyvallah, deniz de öyle bir de güzel kokuyor, hayallerin üzerine basınca poff diye dağılır tamam onu da anladım. Daha ne yapmalıyım, öfkemi cebimde taşıdığıma aldanmayın, kendimi yakamam kusura bakmayın. Siz şimdi ışıl ışıl caddelerde yürürken hatta yüzünüz bir o kadar parlarken uzaktan bakınca, hiç aldırış etmiyormuş gibi görünebilirsiniz ama ben biliyorum. İçimizde aynı cinsten bir kurt taşıyoruz ki yalandan gülümsemeler gibi belirtileri var. Etrafımızdaki insan duvarına aldanmak hepimizin işine geliyor farkındayım. İşte bir gün kendi halime kalınca ne yapacağını bilmeden sağa sola koşturan bir insan olarak bütün hayallerimle birlikte bir yolun ortasında yığılıp kalacağım diye korkuyorum. Düşün sokak lambasının altında kucağında hayalleriyle kaldırıma oturup kalmış bir insana ne yapabilirsin, nasıl yardım edebilirsin. Ertesi gününe nasıl can verirsin, yükünü hafifleteyim diye kucağından hayallerini alıp hayalsiz bırakarak mı, bir sigara uzatıp derdini dinledikten sonra yoluna devam ederek mi yoksa  bi sonraki sokak lambasına kadar koluna girip orda da yardımsever birine denk gelmesi için dua ederek mi ?

Soğuk yanığı diye birşey vardır bilirsin güneşten değil soğuktan tenin kararır, yazın grip olmak gibi işte. Bazen insanın öfkeden ve umutsuzluktan da gözü kararır. Öyle delikanlılık lakırdısı değil ciddi ciddi karanlık bakar insan, nereye baktığı belli olmaz hatta nereye gideceğine karar veremediği için ya her yere gider ya da hiç bir yere gidemez. Umutsuzluk sessizliğin, sessizlik öfkenin, öfke zulmün tetikleyicisidir ve insan malesef zalim olmayı önce kendine zulmederek öğrenir. Zulmün dayanılmaz hafifliği, vicdanın yaşlandıran ağırlığı, karanlığın soğuğu, sessizliğin yanıcılığı ve bir sürü iletken dış etkenle, eğer bir gün bir çatı üzerinde elinde iki tane şu maçlarda yakılan meşaleler olan ve şehre meydan okumak için "no pasaran" diye bağıran birini görürseniz merak etmeyin o benim.

2 yorum:

  1. gayet de güzel dökebilmişsin içini. bazen yapman gereken tek şey bir sigara daha yakmak. cidden. başka bir şey gelmiyor elden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, aynen dediğin gibi elden sigaradan başka bir şey gelmiyor

      Sil