Şöyle ki uyku tutmayan bir gecenin henüz aydınlanmamış sabahında kendinizi hiç tanımadığınız birinin yanında bulduğunuzu düşünün.Yolda.Hiç tanımadığınız biriyle böylesine uzun bir yolculuğa çıkmak oradan bakıldığında delilik gibi gelebilir.Gerçekten tanımıyorsunuz,konuşmamışsınız bile.Oysa ki tanımak dediğimiz şey, günün güvenli bir saatinde ve olağan bir şekilde gerçekleşiyorsa bu delilik bile değil.Ne de olsa tanıdığımız insanlar bizi hayal kırıklığına uğratmazlar ?
Buna benzer bir sabahta nereye yürüdüğümüzü bilmeden sadece yürüyorduk.Toprak taşlı yollar henüz insanların buralara pek ulaşmadığının göstergesiydi ve bu , gezegenin yalnızca bize ait olduğu hissini veriyordu.Sağımız yamaç,solumuz uçurumun ardından yükselen kocaman bir dağ ve zar zor görebildiğimiz güneş.Konuşulmadan yürünen bir kaç saniyede düşüncelerimizi bile duyuyoruz bu sessizlikte kurbağa sesleri bölmedikçe.Bağırışlarımızı ise pek duyan olduğunu sanmıyoruz.Savrulan bir şişenin içinde olsak ya da üzerimize bir roket gelse nasıl rol yapılır,yapamıyoruz.Bizden oyuncu olmaz sanki.
Badem ağacının çağlası çok lezzetliymiş ama siz siz olun çekirdeğini yemeyin.Eşek arılarından hala ölesiye korkuyorum.Cedric 13 değil 8 yaşındaymış.Uykusuz olunca yüz kaslarını kontrol etmek epey zormuş zira sol yanak yukarda asılı bile kalıyormuş ve el yardımıyla ancak düzeltilebiliyormuş.Bunların hepsini bir kenara bırakırsak,insanlar birbirini en iyi yolculuklarda tanıyormuş.Kendini,en iyi bir yolculuk sırasında hatırlıyomuş.Ve hala merak ediyoruz o yol nereye gider sondan bir sonraki anda.
Ama şimdi ben buna bayıldım sıradan olacak diye yazmıyım mı? deliliğime tutunuyorum ve her yolculuğumda ben de yanımdakinde kendimi arıyorum
YanıtlaSilne yazmak istersen onu yazabilirsin:) her yolculukta daha fazla kendini bulcaksın demektir o zaman..
Siltanımadığım kişileri tanımaya başladıktan sonra tanımaya değer olmadıklarını görüyorum bazen.
YanıtlaSilbir de tanısak çok mutlu olacağımız ama hayatımıza hiç girmicek insanlar var o daha acı.
Sil